Saturday, October 11, 2025

Motokaravan mı çekme Karavan mı derken: Çekme karavan

Geçtiğimiz bir kaç yıl karavan sahibi olma fikri üzerime üzerime gelip durdu. Motokaravan alıp tırmanışa gittiğim yerlerde kullanmak hayalim bir türlü durulmad. Peki haftanın beş günü ofise giden gereken birisi olarak o motokaravanı yılda kaç gün kullanabilecektim ki acaba? Bir taraftan bunun daha önceki motosiklet tecrübesine de dönüşmesinden endişe ediyordum. 2010 yılında ne zamandır hayalini kurduğum bir BMW F650 GS sahibi olmuştum. Her şey çok güzel başlayıp hiç ummadığım bir yöne doğru ilerlemişti. Bakımlarını kendim yapacağım, her detayına hakim olacağım derken iş dışındaki bütün zamanımı motosiklet için harcar olmuştum ve tırmanış o dönem biraz yalan olmuştu. Bir de az kalsın kankanın parmağını uçuruyorduk. Off Canku - verilmiş sadakan varmış bro. Karavanda da aynı şeyin, hatta daha fazlasının olma ihtimali çok çok fazla gibi görünüyordu. Neden mi?

Öncelikle motokaravan işi oldukça maliyetli bir iş. Her şeyi başkası yapsın, ben anahtar teslim alıp kullanayım derseniz, ciddi pahalı. Minibüsü alıp, yapım aşamalarını öğrenip kafanıza göre kendiniz yapacaksanız maliyet ciddi şekilde aşağı iniyor, ama düzgün bir şey yapabilmek için oldukça fazla zaman ayırmak lazım. Kesme biçme işlerini rahatça yapabileceğiniz bir alanınız olması ve muhtemelen size yardım eden bir iki kişinin de olması gerekir. Internette tonlarca karavanımı sıfırdan nasıl yaptım şeklinde videolar var. Onları izleyip motive olmak kolay, fakat bu yola giren bir kaç arkadaşımdan ne kadar zahmetli ve uzun süren bir süreç olduğunu biliyorum. Çalışan bir kişi için bence hiç uygun değil. 

Geriye iki seçenek kalıyor: yapılmış bir karavanı satın almak veya bir boş minibüs alıp, işini iyi yapan bir yere yaptırmak. Bu seçeneklerin hepsini değerlendirip, sonunda benim için en iyisinin bir minibüs alıp yaptırmak olduğunu düşündüm. İçlerinde belki de en maliyetli seçenek bu, fakat işini iyi yapan bir ekibin yapacağı kalitede bir şey çıkarmak için ne kadar tecrübe gerektiğini düşününce buna değeceğini düşündüm. Ama işimden dolayı zaten çok kullanamayacağım için bu planı ertelemeye karar verdim. 

Değişen zamanlar ve şartlar sonrasında yine, yeniden...

Gel zaman, git zaman, iş değiştirdim ve artık ofise biraz daha az gittiğim bir işte çalışmaya başladım. Bir hayal gerçek oldu. O zaman sıradaki hayale gelelim. Şimdi değilse ne zamandı? Tozlu raflara kaldırılan planları geri açtım. Gözlerim ışıl ışıl youtube'daki van life videolarını izlemeye yeniden başladım. 

Öte yandan minibüs seçimi konusunda kafam oldukça karışıktı. En azından şu konuda nettim: çekme karavan istemiyordum (never say never... djdjdjj). Öte yandan karavandaki bir numaralı gereksinimim, rahat bir çalışma alanının olabilmesiydi. Yani bazı durumlarda benim için mobil ofis gibi kullanılabilecek bir ortam görevi yapabilmeliydi. Ama karavanı bir seferde en çok kaç gün, kaç hafta kullanacağım konusunda bile çok net bir çıkarım yapamıyordum. Şimdi geriye dönüp baktığımda, seçimlerimde yaşadığım kafa karışıklığının en önemli sebebi aslında gereksinimlerimi önden belli olmamasıymış. 

Örneğin: karavanımda duş olmalı mıydı? Yoksa duşa harcayacağım yeri daha rahat bir oturma alanı veya çalışma masası için mi kullanmalıydım? (Şimdiki fikrim: dujjj candır) Yatak sabit mi olmalıydı, yoksa U düzen dediğimiz gündüz masa olup gece yatağa dönüşen bir şeyler mi olmalıydı?

VW transporter veya 11 m3 Fiat Ducato/ Ford Transit gibi daha küçük bir araç alarak kullandığım arabayı satıp tek araç düzeninde mi devam etmeliydim? Yoksa en az 13 veya 15 m3 bir minibüs alıp, şu anki çok severek kullandığım, ayrılmakta her şekilde çok zorlanacağım büyük aşkım 2016 VW Golf'ümü kullanmaya devam mı etmeliydim? O durumda da MTV, trafik sigortası, muayene, bakım gibi zaten oldukça yüksek olan araç sahipliği masrafları ikiye katlanacaktı. 

Buradan çıkamadım... Bora ve Elif'le geceler boyu tartışmalar.. Onlar da bu konuda kararsızlardı. Bir türlü araç seçemedim. Ayrıca araç seçsem de seçtiğim araçlar onları almam için hazırda da beklemiyordu. Minibüsü karavana çevirirken ÖTV farkı ödememek için çevirdiğiniz aracın en az beş yaşında olması gerekiyor. Bilin bakalım ne oluyor? 5-6 yaşında temiz minibüs bulmak çok zor. Bulunan araçların çoğu 150 bin km'yi devirmiş oluyor. Tek tük bir kaç tane 100 binin altındaki araçlar da çoktan karavan şirketleri tarafından piyasadan çekilmişler ve gıcır gıcır dönüştürülüp satışa sunulmuş durumdalar. 

Bir noktada pes edip bu şekilde dönüştürülmüş bir aracı az kalsın alıyordum. Araç, Öztürk'ün de karavanını yapmış olan Craftolia karavan'dan Şevki arkadaşımızın fuar için yaptığı harika bir Ducato 15 m3 karavandı. Bir türlü karar veremedim. Karar verememede maliyetin de büyük bir etkisi oldu, şayet araç olabilecek en kaliteli malzemelerden muazzam bir şekilde yapılmıştı, aslında üzerindeki bileşenlere göre fiyatı oldukça uygun sayılırdı bile, fakat ne kadar kullanabileceğimden, ne yapabileceğimden emin bile olmadığım bir araç için bu fiyat bütçemi oldukça aşıyordu. Ayrıca büyük bir araç olduğu için mecburen ikinci araç olarak kullanılacaktı ve araç sahiplik masraflarımı da artıracaktı. 

Kafamda bir şeylerin oturması gerekiyordu. Öncelikle karavanı kullandığım zamanların çoğunda tek kişi olacağımı düşünerek, aslında 11 m3 önden çekiş bir Ducato veya Öztürk'ün karavanı gibi 10.5 m3 arkadan itişli bir transitin benim için yetebileceğini düşündüm. Bu boyutun avantajı: tek araç olarak kullanılabilecek olmasıydı.. En azından ben öyle düşünüyordum. 

Başka bir problem de şuydu: motokaravanımla Isparta Dedegöl veya Kapıkaya gibi normal araçlarla gitmekte zorlanılan yerlere de gidip kalmayı çok isterdim. Bu açıdan düşününce minibüsün 4x4 veya en azından arkadan itişli olması avantajlı olur diye düşündüm. Fakat 4x4 işin içine girince seçenekler daha da azalıyor. Mercedes sprinter, Man TGE, VW Crafter ve Ford Transit'in Türkiye'ye özel olarak getirilmiş az sayıda 4x4 modelleri var, fakat bunları temiz bulmak çok zor. Başka bir seçenek de kesenin ağızını iyice açıp VW Grand California 4 motion gibi bir şey almak. Hayali bile güzel, ama sadece oraya kadar :) 

Bütün bu düşüncelerin arasında boğulmuş durumdayken arkadaşım Kadir yardımıma yetişti. Kadir zaten daha önce bir VW Transporter ve Ford Connect minibüsü kendi imkanları ile oldukça güzel bir şekilde dönüştürdüğü için onun fikrini almak istedim. Tesadüf: o hafta Ankara'da Kamp & Karavan fuarı varmış. "Dostum senin kafan çok karışmış.. Bence sen fuara git, bütün modellere bak, içlerine gir, masalarına otur, bir fikrin olsun" dedi. "Hatta çekme karavanlara da bak, en azından bir fikrin olsun, belki seversin" dediyse de, "yok abi çekme karavan düşünmüyorum, onunla tak, çıkar, çek vs. uğraşamam" diyip geçiştirdim. 

Fuara gitmek fena bir fikir değildi. Aylardır karavan araştırmama rağmen fotoğraflar veya videolar dışında karavanlarla bir etkileşimim olamamıştı. Ertesi sabah oradaydım. Fuardaki bütün motokaravanları inceledim. Masa alanı benim için çok önemli olduğundan özellikle masaya oturarak laptopum ve harici ekranlarımı sığdırabilir miyim diye düşündüm. 

Klasik bir sabit yataklı minibüs karavan yapısı. Bir tarafta su, diğer tarafta gaz-elektrik tesisatına ayrılmış olan dolaplardan dolayı yükleme alanın hacmi daralıyor. Tırmanışta kullandığımız crashpad denilen minderleri buraya koymak için yeterli genişlik maalesef yok, ve bu bir çok modelde bu şekilde. Son zamanlarda bazı karavanlarda bu sabit yatağın üst kısmı VW Grand California'da olduğu gibi üç parça halinde yapılıyor ve böylece ortadaki kısmı yukarı kaldırarak bisiklet, motosiklet veya diğer büyük eşyaları yolculuk sırasında buraya koyabiliyorsunuz. Bence oldukça önemli bir özellik. Sıfırdan yaptıracak olsam o şekilde isterdim. 


Sonuç hüsrandı... Karavanı en çok bir yerde uzunca kalıp uzaktan çalışabilmek için istiyordum, ama hiç birinin masası rahat değildi. Bütçemi iki katına çıkarsam bile değildi. Ancak yarı entegre veya alkovenli dedikleri, minibüslerin üzerine ek kasa giydirilerek yapılanların içindeki masalar istediğim rahatlığa yaklaşabiliyordu, ama o kadar büyük bir araç istiyor muydum? Hayır. Ve bir de... Çekme karavanlar vardı... 

Motokaravanların hepsini gezip içine oturduktan sonra bir yerde uzun süre bunlardan birinin içinde rahat edebilmemin imkansız olduğunu düşündüm. Çalışmak için büyük bir masaya ihtiyacım vardı.. Bu hazır düzenlerin hiç birinde bu mümkün değildi. O zaman da benim gerçekten bana özel biraz istisnai bir karavanı sıfırdan yaptırmam gerekiyordu. Öte yandan, ihtiyaçlarıma göre geniş masası olan bir şey sıfırdan yaptırmak istesem de, Ducato, Transit gibi minibüslerin kocaman kayar kapısı ve çekme karavanlara göre görece dar kasalarından dolayı öyle rahat bir oturma alanı yapmak çok da mümkün görünmedi gözüme. 

Çekme karavan istemememdeki en büyük sebeplerden birisi de arabamın karavan çekmeye uygun olmamasıydı. 1.2 TSI 110 HP, 175 nm tork motoru olan Golf'ümle hangi karavanı çekebilirdim ki? İşte onu... tam karşıda duran fuarın en küçük çekme karavanlarından biri.. Belki onu çekebilirdim. 


Karavanımın fuar alanında sergilendiği hali

2 metre genişliğinde, 2.5 metre uzunluğunda, 2 metre yüksekliğinde bir çekme karavan. Küp gibi bir şey. Hadi aklımda kalmasın, bir bakayım diye içine girdiğimde gözlerime inanamadım. İçeride kocaman bir masa ve 4 kişinin rahatlıkla oturabileceği karşılıklı rahat koltuklar, oturma alanının 3 tarafında kocaman pencereler, oldukça rahat bir mutfak ve duş alanı. Bütün bunlar 2.5 x 2 = 5 metre kare alana bir şekilde sığmış. 

Hareketli kocaman bir masa ve harika bir oturma alanı

Sıkış pıkış durmayan güzel bir mutfak

Maliyet motokaravan'a göre ciddi düşük. 2025'ten itibare 750 kg altı çekme karavanlara tescil ve muayene zorunluluğu geldi, fakat fuar için getirdikleri bu karavanı 2024 yılı içinde ürettiklerinden dolayı da önümüzdeki 10 yıl boyunca muayene ve tescil zorunluluğundan muaf. 

Üreticinin beyanına göre karavanın boş hali 540 kg civarıydı. Üzerinde takılacak güneş panelleri, buzdolabı, akü gibi şeyleri de ekleyince yaklaşık 610 kg civarı bir karavandan bahsediyoruz. Akşam eve gittikten sonra towcar.info 'nın altını üstüne getirerek arabamla bunu çekip çekemeyeceğim konusunda biraz bilgi edinmeye çalıştım. Sonuç: süper rahat bir tecrübe olmayacak, fakat mümkün. Evet, Golf ile bunu Isparta Dedegöl veya Kapıkaya'ya çıkaramam, ama Karakaya, Barek, Aladağlar, Geyikbayırı... Buralara gimek mümkün olabilecek gibi görünüyordu. Ayrıca karavan çok küçük olduğu için evimin oralardaki otoparklarda sadece bir araçlık yer kaplayarak park edebilirim diye düşündüm. Komşuları da kızdırmamak lazım. 

Maliyetin motokaravana göre oldukça düşük olması karar vermemi kolaylaştırdı. Sonuçta bununla karavan hayatına bir giriş yapabilirdim. Tecrübe ederek gereksinimlerimi pekiştirebilirdim. Karavanın markasını daha önce duymamıştım. Dream House isimli bir marka. Dışarıdan bakıldığında fena durmuyordu, ama iyi karavan-kötü karavan ayrımını yapabilecek tecrübem de yoktu. İnternetteki yorumlara baktığımda oldukça karışık sinyaller vardı, memnun olan, olmayan.. Alternatif olarak çok daha güvenilir olduğunu düşündüğüm Tosbiq markasının 2.80 boyutundaki karavanı için de arayıp fiyat aldım. 

Tosbiq 2.80'in fiyatı tabi ki Dream House'a göre oldukça fazlaydı, fakat sundukları opsiyonlar, kullandıkları malzemelerin kalitesi ve markanın köklülüğünü düşününce kesinlikle değerdi. Burada beni geri adım attıran tek faktör Tosbiq'in karavanı 2025 Nisan'da teslim edecek olması, dolayısı ile muayene ve tescil zorunluluğunun olacak olması oldu. O yüzden risk alıp Dream House ile devam etmeye karar verdim. 


Düşünmekten ve gezmekten yoruldum. Kapısı - penceresi var, tekeri falan var... O zaman aldım gitti :)

Geriye dönüp baktığımda hata mı yaptım? İyi mi yaptım? Biraz maliyet ve muayene/tescil avantajı dışında maalesef Dream House tamamen hayal kırıklığı yarattı. Birazdan o konuya ayrıntılı olarak geleceğiz. Önce ben gidip aracıma bir çeki demiri taktırayım bakayım dedim tabi doğal olarak. 

Çeki demiri Macerası

Golf'e çeki demiri taktırmak için Aselsan'dan arkadaşım Alican'ın tavsiyesi ile Birlik Mühendislik'ten Furkan Bey ile görüştüm. Çeki demirinin takılması için tamponun altındaki difüzorün birazcık kesilmesi şarttı. Sabırlı adamlar, iyi nazımı çektiler, bir kaç git gel sonrasında en yakışıklı çeki demiri uygulamalarından birini yaptılar aracıma. 

Çeki demiri takılması için tampon sökülüyor, ve çeki demirinin yerine yerleşecek olan geçici metal parça sökülüyor. 

Araçtan çıkarılan parça. Bunun yerine çeki demiri geliyor. Yani birazcık ağırlık eksiliyor, sonra birazcık daha fazlası ekleniyor. 

Sonuç. Zonguldak forever..

Difüzorün kesilen kısmı bu açıdan görünüyor fakat normal açılardan belli olmuyor. 
   
Altı üstü bir çeki demiri işte ne kadar karmaşık olabilir? Baya olabiliyormuş. Öncelikle bu işin en önemli taraflarından birisi, araçtan karavana giden elektrik hatları. Bunlar sayesinde siz sinyal verdiğinizde veya frene bastığınızda aracın lambaları ile eş zamanlı olarak karavanın da lambaları yanıyor. Uzun yolda güvenlik için oldukça önemli detaylar yani. Bazı karavanlar 13 pin, bazı karavanlar 7 pin konnektör kullanıyor. Benim karavanım baştan fabrikadan 7 pin olarak çıktığı için sonradan değiştirmek mümkün olmadı. 13 pin'in en önemli farkı, seyahat halindeyken aracınızdan karavana elektrik enerjisi verebilmek. Böylece örneğin yola çıktığınızda zayıf olan karavan akünüzü yol boyunca şarj edebiliyorsunuz. 7 pin konnektörde sadece sinyaller, fren lambası, park lambaları ve geri vites sinyali iletiliyor. Ben Golf ile bundan daha büyük bir karavan çekmeyeceğimi düşündüğüm için 7 pin konnektörlü çeki demiri taktırdım. Eğer 13 taktırsaydım, 13'ten 7'ye bir çevirici ile karavanımı kullanacaktım. Çevirici olayına da girmek istemedim, temassızlık vs. gibi sıkıntılar çıkabilir diye düşündüm. 

Bana iletilen bilgiye göre, karavanın stop lambaları LED değil, eski tip halojen ise ayrıca elektrik sinyallerini güçlendirmek ve aracın arıza moduna geçmesini engellemek için bir de CANBUS modülü gibi bir ek cihaz takılması gerekiyor. Benim karavanın farları LED olduğu için bu modülü taktırmayarak oradan da maliyeti biraz düşürmüş oldum. 

Çeki demiri montajı sonrasında TSE'ye gidip bir denetimden geçiyorsunuz, onlar da bir miktar para alıyorlar, ama o kısmı oldukça hızlı ilerliyor.

Şimdi.. Bu işi çok dertsiz ve nispeten ucuz maliyete kapattığıma sevinmiştim, fakat Ağustos ortasında Aladağlara giderken sağ sinyalimin çalışmadığını fark ettim. Dönüşte karavanımı Birlik Mühendisliğe götürdüm. Çeki demirim önce onların test sistemi ile de benzer bir arıza yaptı, sonra CANBUS modülü eklemeye karar verdik. Modülü ekledikten sonra onların test sistemi ile çalışsa da halen karavanın sinyallerini düzgün süremiyordu. İşin sonunda karavanın stop lambalarını LED yerine eski tip halojene çevirdik, sinyallerim artık düzgün çalışıyor. Bu arada tek problem sinyal kısmındaydı. Fren ve park lambalarında sorun yoktu. Sinyalleri kayar led olarak yapmışlar, sanırım o kayar led sistemi benim aracın kafasını karıştırdı. Eski tip ampüllerin bir avantajı da, bozulduğunda müdahale edip problemli ampülü kolayca değiştirebilecek olmam. 

Sonradan taktığım eski tip stop ve sinyal lambaları ile karavanın en son hali

Teslimat

Dream House ile anlaşmamız kapsamında karavana aşağıdaki cihazları taktılar:
- 200A lityum demir fosfat akü, üzerinde herhangi bir marka ibaresi yok... Hegel olduğunu belirttiler. 
- 1000W şarj özelliği olan bir inverter, 
- mptt ve transfer switch, 
- 185x2 monokristal güneş panelleri, 
- 12V cool life 90lt buzdolabı

Karavanın orjinal donanımında iki adet 100W jel akü vardı. Lityum akü kullanarak toplam akü ağırlığımı sanırım 60 kilodan 30 kilo civarına indirdim. Ayrıca Lityum aküleri kullanmadığınızda kendi kendine şarj kaybetme problemleri Jel akülere göre çok daha az, ve kullandığınızda da daha derin deşarj etmenizde sakınca bulunmuyor. Karavan olayına yeni giriyorsanız lityum tavsiye ediyorum. Aradaki fiyat farkına değer. 

Ayrıca standart donanımda 220 V buzdolabı kullanıyorlar. Yine bir fark ödeyerek onu 12V buzdolabı olarak teslim aldım. Buzdolabı için inverter çalışrmak istemiyorum. Sonuçta bu karavan çoğunlukla off grid şeklinde aküden beslenerek kullanılacak. 

Teslimat anı :)

Transfer switch: karavana dışarıdan elektrik verildiğinde inverter'ı devreden çıkararak içerideki cihazların direkt olarak dışarıdan beslenmesini sağlıyor. 

Hegel marka olduğu iletilen 200a LifePo4 akü. Üzerinde voltaj ve şarj yüzdesini gösteren bir LCD paneli var. Aküden beslenen sistemlerin tümü kutup başlarına ayrıca bağlanmış durumdaydı. Şimdiye kadar bir problem yaşamadım, ama sıfırdan alacak olsam daha çok bilinen bir markayı tercih ederdim. 

185 watt x 2 adet güneş paneli ve karavana giren kabloları. 

Tavanda oldukça düşündürücü duran işçilikler... Yağmurlu havalarda neler olacağını göreceğiz.

Dizel ısıtıcı ve duş için sıcak su sistemini onlardan almadım, çünkü istediğim marka ve sistemi takmayacaklardı. Dizel ısıtıcı olarak Eberspaecher S2 D2L modelini tercih ettim. Webasto ve Eber dışındaki markaları güvenlik açısından istemedim. Sıcak su çözümü olarak ise Truma Therme 5lt sıcak su boilerini aldım. Ayrıca karavanı kolay park edebilmek için de Truma Smart Mover sistemini aldım. Bu cihazların hepsini Agus karavandan satın aldım ve montajını da Acar Karavan'dan Tevfik Bey yaptı. Tevfik beyin yaptığı montaj konusunda oldukça memnun kaldığımı söyleyebilirim. Oldukça temiz çalıştı. 

Truma Therme sıcak su sistemi, ve arka tarafta su deposu

Truma mover sistemi. Evet pahalı ve bu karavan için belki biraz fazla, ama her kuruşunu hak ediyor.

Ayrıca sonradan şu aksesuarları da edindim: 
- Kaplin topuzu ve kilidi: Knott marka kaplinlerin elle çekilen mandalını kilitlemek için çok basit bir kilit sistemi var. Bunu plastik bir topuz ile birlikte kullandığınızda, hem park halinde, hem de karavan arabaya bağlı iken birinin o mandala basıp karavanı arabadan ayıramamasını sağlıyorsunuz. 
- Tekerlek kilidi: kaplin kilidine ek olarak, karavan park halindeyken ek güvenlik. 
- Kaplin örtüsü: Çeki demiri soketi ve kaplinin hareketli diğer parçalarının sudan etkilenmemesini sağlamak için gerekli. 
- Araç için ek aynalar: Başta kullanmadım, ama kullanmaya başladığımda önemini anladım. Kesinlikle olmazsa olmaz. Bu aynalar olmadan sizi takip eden arkanızdaki araçları göremiyorsunuz. 
- Atık su deposu: Su giderini dışarı direkt veremeyeceğiniz ortamlarda bu depoya bağlayarak ara ara uygun bir yere boşaltabiliyorsunuz. 
- Temiz su doldurma hunisi: 5 litrelik pet şişelerden karavana su doldurabilmek için gerekli. Bu olmadan tek şansım içeriden deponu kapağını açıp depoya oradan su doldurmak. 


Ek aynanın gücü.. Arkamdaki tır arabanın aynasında görünmüyor fakat ek aynada oldukça belirgin.

Dream House markası ile olumsuz tecrübelerim

Önce tatsız şeylerden başlayalım:

Her nedense teslim edilemeyen Fatura ve O1 belgesi

Karavanı satın aldıktan sonra faturasını ve O1 belgesini göndermeleri için kendileri ile en az 10 kez iletişim kurduktan sonra yalvar yakar belgelerimi alabildim. Telefonlarım açılmadı, ilgilenilmedi, en sonunda tüketici mahkemesine başvurmak üzereyken belgelerimi gönderdiler. Bu kadar zor olmamalıydı. 

İkinci kullanımda arızalanan Inverter cihazının garanti kapsamında tamir edilmemesi

Karavana takılan Hegel marka inverter'im arıza yaptığında da beni Hegel'e yönlendirip kendileri aradan çıktılar, Hegel'in teknisyeni de inverterin Dream House'un taktığı bir transformatörden dolayı bozulduğunu söyleyerek arızanın garanti kapsamında olmayacağını söyledi ve onlar da aradan çıktılar. 

Sonuç olarak arızalı bir inverter ile kendi çözümümü kendim bulmak zorunda kaldım. Taktıkları inverteri söktüm ve yerine Victron Phoenix 800W harika bir inverter taktım aldım. Bu inverter'i seçerken ve alışveriş konusunda bana çok yardımcı olan Tekmobil firmasından Uğur Bey'e buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Teslimat kapsamında takılan ve ikinci kullanımda bozulan Hegel marka inverter.

Ayrıca bir de laptopla çalışırken inverter kullanmak zorunda kalmamak için amazon'dan bir usb-c pd şarj cihazı satın alıp bunu karavana kendim monte ettim. Bu da şimdilik baya güzel çalışıyor ve bilgisayarımı usb-c üzerinden 63W ile şarj edebiliyor. Aslında şu anda karavanda Truma Therme'yi elektrikle çalıştırma senaryosu dışında inverter ihtiyacım da kalmadı. Ama yine de inverter olması çok iyi, mesela karavanda matkapla kesme delme işlerim olunca da inverter'i kullanıyorum. 

Eğilen ve kırılmak üzere olan pilot teker kelepçesi

Karavan ile ilgili olarak yaşadığım bir başka problem de pilot tekerini kavrayan kelepçenin yanal hareketlerde tehlikeli bir şekilde eğilmesi ve kırılmaya yaklaşmasıydı. Karavanın şasesi Knott marka, fakat nedense pilot teker kelepçesinde başka bir marka kullanmışlar. Kelepçenin şaseye oturduğu kısım bombeli olduğu için ve sadece iki tane vida ile tutturdukları için karavanın burnundaki ağırlığı tartmakta oldukça zorlanıyordu. Problemi kendilerine ilettiğimde yine en az 3-4 telefon görüşmesi sonrasında bana aynı kelepçeden bir tane daha gönderdiler (kargo alıcı ödemeli olarak... sanki benim hatammış gibi). O kelepçe de tabi ki problemi çözmedi.. Pilot tekerimi geçenlerde Alko'nun 6 delikli döküm kelepçesi ile değiştirdim. Bunun için kolları sıvayıp şaseye matkapla 4 tane daha delik açtım. Sonunda istediğim gibi sağlam oldu.. Bu problemde de sağolsun Dream House müşterisini kendi çözümünü bulmak zorunda bıraktı. Sayelerinde daha neler öğreneceğim acaba?

Ilk günden itibaren bu şekilde esneyerek kırılmak üzere olan pilot teker kelepçesi, ve teslimat sırasında bana bunun normal olduğunun belirtilmesi oldukça sinir bozucuydu.  


Bazı karavanlardan pilot teker kelepçesini güçlendirmek için bu şekilde kaynak yapılıyor, fakat kime sorduysam bunu tavsiye etmedi. Sonradan kopan kaynaklar şasiye daha çok zarar verebilirmiş. 


Kendi çözümüm: he iki tarafta 3'er tane M10 vida ile montaj yaptığım Alko marka döküm kelepçe. Şimdilik oldukça güçlü duruyor. 

Duş zemininden yaşam alanına sızan su

Duş aldığımda ne kadar dikkat etsem de, duş teknesinden yaşam alanının zeminine su sızıyor. Duşa girmeden önce kapının önüne bir havlu seriyorum. Çok daha ciddi problemlere destek alamadığım için artık bu problemi kendilerine söylemedim bile. İdare ediyorum. 

Arka cam havalandırma modunda iken içeri giren yağmur suyu

Karavanda kullanılan camların bir tam kapalı modu var, bir de havalandırma modu var. Her iki modda da dışarıdan kapalı gibi görünüyor, fakat havalandırma modunda milimetrik bir şekilde alttan ve yanlardan hava girmesine izin veriyor. Aladağlar'da en son iki hafta kaldığımda oldukça güçlü bir yağmur yağdı. Yağmur sırasında karavanın her üç camı da havalandırma modunda idi. Nedense karavanın arka tarafından aşağı inen sular arka camın iç tarafından beri karavanın duvarının içine doğru, oradan da içeriye sızdı. Yağmur yağdığı süre boyunca elimde havlu ile sızan suları çektirmeye çalıştım. İyi bir tecrübe değildi. Bunun sepken yağan güçlü yağmurdan mı? Yoksa karavandaki bir problemden dolayı mı olduğundan tam emin değilim, fakat daha sonradan detaylı incelediğimde, yan pencerelerin iç tarafında olan bir conta katmanının, arka pencerede olmadığını fark ettim. Orada montajı unutulmuş bir şeyler var gibi.. Bir sonraki güçlü yağmurda ve şehirde park halindeyken o pencereyi tam kapalı modda tutup tekrar deneyeceğim. 

Çeki demirine oldukça fazla ağırlık bindirme problemi

Bu küçük bir karavan. 2.5 metre uzunluğunda olduğu için ana teker aksı arka tarafa oldukça yakın. Aksın arkasında akü ve su deposu var, fakat yolculuk sırasında da su deposu genelde boş oluyor. Böylece karavanın ağırlık yapan diğer tüm malzemeleri aksın ön tarafında konumlanıyor. Böylece karavanın şu anki toplam ağırlığı 640 olmasına rağmen çeki demirine yaptığı dikey ağırlık 75 kg'ı aşıyor. İdealde bir karavanın çeki demirine yaptığı ağırlığın, kendi ağırlığının %5'i ile %10'u arasında olması gerektiği söyleniyor, fakat bu karavan ağırlığının %12 sine yakın bir baskı yapıyor çeki demirine. Bu büyük bir problem, çünkü Golfümün zaten çeki demirine alabileceği max ağırlık 75 kg. Ayrıca bu baskı fazla olduğu için ön tekerlerimin tutuşu da azalıyor. Örneğin Tosbiq 2.80 modelinde oturma alanı ana aksın ön tarafında, mutfak, buzdolabı ve duş aksın arka tarafında. O modeli kullanmadım, fakat onun yerleşiminin çeki demirine düşen ağırlığı azaltmak adına daha avantajlı olacağını düşünüyorum. Bu da önemli bir detay. 

Elektrik sistemindeki diğer problemler

Karavanı teslim aldığımda karavandaki 12V ile çalışan led ve hidrofor gibi cihazların hepsi, 220 Volt'u 12V'a düşüren bir transformatör ile besleniyorlardı. Yani enerji aküden 12V olarak çıkıyor, sonra inverter bunu 220'ye yükseltiyor, ardından bir transformatör bunu tekrar 12V'a düşürüp led ve hidrofor'u besliyor. Her dönüşümde en az yüzde 10 kayıp oluyor, ayrıca led ışık ve hidroforun çalışması için mutlaka inverter'ın açık olması gerekiyor. Inverter çalıştığı sürece sistemde herhangi bir yük olmasa bile 5-10 W gibi bir güç çekiyor. Bu konfigurasyon bana hiç mantıklı gelmedi. Daha sonradan Acar Karavan'dan Tevfik Bey ile birlikte bu sistemi 12V cihazların tümünü aküden direkt beslenecek şekilde güncelledik, inverteri ve led transformatörünü aradan çıkardık. 

Bir diğer problem de şuydu: karavanın elektrik sistemi her zaman açık olacak şekilde tasarlanmış. Sistemde kaç tane 12V cihaz varsa onların kabloları akü başlarına ayrıca bağlanmıştı. Güneş panelleri de mptt cihazına direkt olarak arada bir sigorta veya anahtar olmadan bağlıydı. Karavanı kullanmadığım ve uzakta olduğum zamanlarda, şehirde park halindeyken mutlaka tüm elektrik sistemini kapatmak istediğim için bazı düzenlemeler yapmam gerekti. Öncelikle güneş panelleri ile mptt arasına 12V DC Circuit breaker aldım. Bu hem bir sigorta görevi görüyor, hem de istediğim zaman o bağlantıyı kapatabiliyorum. İkinci olarak, akü başlarına giren bir çok kabloyu toparlayarak tek kablo halinde aküye bağlayabilmek için iki adet Bara denilen cihazlardan aldım. Tüm cihazlar bunlara bağlanıyor. Sonra bu bara'lardan 35 mm2 lik kalın kablolar ile aküye tek kablo ile bağladım. Ayrıca bu kalın kablolardan pozitif kutupa da Heavy Duty Switch denilen güçlü bir anahtar taktım. Yani şu anda karavanı şehirde park edeceğim zaman güneş panellerinin hattındaki ve akü hattındaki iki anahtarı kapatıyorum ve sistemdeki tüm elektriği kesmiş oluyorum. Güvenlik için son derece önemli olduğunu düşündüğüm bu işlevin teslimat kapsamında sağlanmasını beklerdim. 

Bu arada elektrik sistemindeki iyileştirmeler yaparken her adımda fikir danıştığım ve bana son derede yardımcı olan Aselsan'dan arkadaşım Alican'a sabrı için sonsuz teşekkürü borç bilirim. Problemleri beraber tartışmak ve çözüm bulmak son derece zevkliydi. Thanks bro.. 

Ali Eskpres'den satın alıp kendim montajını yaptığım akü ana kablosunun üzerindeki heavy duty switch.

Akü başlarına sadece birer kablo bağlanıyor

Temiz su doldurma deliği ile depoyu birbirine bağlayan borunun sızdırması

Dışarıdan su doldururken buradan sızan su koltuğun altındaki bölmeye birikebiliyor. Su girişinin hizası depoya göre yeterince yüksekte olmadığı için bu borunun içinde sabit olarak bir su birikimi oluyor, ve biriken su elbette bağlantı yerlerinden sızıyor. Buna nasıl bir çözüm yapacağıma henüz karar vermedim. Şimdilik su doldurduktan sonra içeriyi kontrol edip su sızıntısı varsa bezle siliyorum. Pefff...

Gaz sisteminin plastik borular ile bağlanmış olması

Bu aslında Dream House'a özel bir sıkıntı değil. Türkiye'deki karavan üreticilerinin çoğu böyle yapıyor. Öte yandan Tosbiq, Başoğlu gibi köklü karavan markalarının gaz tesisatında metal borular kullandıklarını biliyorum. Kafamın rahat olması için her gece dışarı çıkıp tüplükteki tüpün vanasını kapatıyorum. Sürekli titreşim altında olan bir sistemdeki gaz boru hatlarının plastik olması güvenlik açısından uygun değil. Ayrıca bildiğim kadarıyla gaz tesisatı plastik boru olan karavan ile avrupaya gidemiyoruz. Ok, gitmeyiz. 

Dream House markası ile olumlu olan tecrübelerim

Sezarın hakkı sezara.. İyi yanları da var tabi. 


Ses ve ısı izolasyonu

Bence karavanın ses ve ısı izolasyonu oldukça güzel. Kapıyı ve camları kapattığımda gece uyurken dışarından gelen ufak tefek sesleri oldukça iyi engelleyebiliyor. Ayrıca yine kapılar camlar kapalıyken içerideki sıcak havayı oldukça iyi koruyabiliyor. Bir de bu yaz 35 derecelerde Aladağ'larda güneşin altında kamp yaptığımda kapı - pencereleri karşılıklı açtığımda içeride sıcaktan bunaldığımı hatırlamıyorum. Oldukça konforluydu. 

Frenli Dingil Kullanmış olmaları

Bu kadar küçük bir karavanda bile Knott'un frenli dingilini kullanmış olmaları çok iyi. Karavan küçük de olsa, yavaşlarken veya inişlerde kendi freni ile yardım etmesi güvenlik için olumlu bir etken. 

Solar panel, mptt ve lityum akünün oldukça uyumlu çalışması

Sistemde kullanılan 30A'lık hegel Mptt oldukça özelleştirilebilir bir cihaz. Bu yaz Aladağlar'da kaldığım iki hafta boyunca tüm özelliklerini keşfettim, boost ve float charge değerlerini ayarlayarak güneş tepedeyken bile akümü en fazla yüzde 80'e kadar şarj edecek şekilde ayarladım. Bu şekilde lityum akümün ömrünün daha uzun olacağını ümit ediyorum. 


Kullanılan Gazlı ocak oldukça sorunsuz

Kullandıkları Univercal marka ocak oldukça sorunsuz. Kendinden ateşleyen çakmak sistemi de güzel çalışıyor. Ama kullanmadığımda kapağını kapatabileceğimiz ve o alanı düz zemin olarak kullanabileceğimiz gerçek bir karavan ocağının kullanılmış olması çok daha iyi olurdu. Onları ancak avrupa karavanlarda ve motokaravanlarda görüyoruz. 


Karavanın ilk denemesini dostum Güner ile birlikte Barek dağında yaptık. 




Benzin istasyonlarında biraz fazla yer kapladığımız doğrudur :)


Aladağlarda akşam mesaisi..


Sakin hayat...


Aladağlar gecesi







Ciddi çalışmalar :)

Penceremden Kazıklı Ali kanyonu manzarası

Huzur...


Biraz daha hacking..


Sonra daha çok huzur :)

Peyami abi ile harika bir tırmanış günü sonunda gün ışığının son yarım saatinde hızlıca toparlanıp gitmek yerine sadece orada olmak. Yalnız başına, vadinin derinliği ve huzur içinde var olmak...


:) 


Aladağlardan dönüş vakti..


Dönüşte Tuz Gölü molası






Aladağlar sonrasında bir haftasonu Barek dağı ziyareti

Dönüşte akşam vakti otoparklar dolu olduğu için karavanı araba ile birlikte müsait bir yere çekiyorum. Bu geçici park için Knott şasenin mandalını kilitleyen anahtar-kilit sistemi çok işe yarıyor. 


Gündüz kalıcı yerini bulmuş olan olağan şüpheliler

Haftasonu Karakaya kaçamağı
 







No comments:

Motokaravan mı çekme Karavan mı derken: Çekme karavan

Geçtiğimiz bir kaç yıl karavan sahibi olma fikri üzerime üzerime gelip durdu. Motokaravan alıp tırmanışa gittiğim yerlerde kullanmak hayalim...